Allah’ın kutlu elçileri: Peygamberler
Bismillahirrahmanirrahim
[Rahman ve rahim Allah’ın adıyla]
“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.”
[Nisa suresi, ayet 136]
Muhterem Müslümanlar!
Allah Teâlâ insanı en güzel şekilde yaratmış, onu diğer varlıklardan üstün kılmış ve kendisine maddî-manevî birçok lütufta bulunmuştur. Ayrıca insanı akılla donatarak doğruyla yanlışı, iyiyle kötüyü ayırt edebilecek kapasiteyi ihsan etmiş; buna ilaveten de rehberlik etmek üzere kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Bu kutlu elçiler, kendilerine vahyedilen şekilde insanları doğru yola, Allah’ın yoluna davet için mücadele vermiş, hatta kimi peygamberler bu uğurda canlarını feda etmişlerdir.
Değerli Müminler!
Mensubu olmakla şerefyab olduğumuz İslam’da iman esaslarından biri de, Allah (cc.) tarafından gönderilen bütün peygamberlere iman etmektir. Bu ortak esas, iman esasları arasında yer alan önemli bir rükündür. Şu kadar var ki, peygamberlik müessesesine inanılmadan din, yani ilahî emir ve yasaklar anlaşılamaz. Bu açıdan peygamberler, kulların yaratıcılarıyla olan ilişkilerinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Zira insanlara Allah ile nasıl iletişim kurulacağını, ona karşı görevlerimizin neler olduğunu ve Allah’ı razı etmek için yapmamız gerekenleri tebliğ edenler, öğretenler peygamberler olmuşlardır. Peygamberler sadece tebliğ etmekle de kalmamışlar, kendilerine vahyedilen ilahî hükümleri, emir ve yasakları bizzat yaşayarak insanlara örnek olmuşlardır.
Aziz Cemaat!
Peygamberler, herkes tarafından takip edilebilecek kâmil, üstün vasıflı ve yüksek ahlaklı insanlardır. Onlar, her hususta çok güzel birer örnektirler. Bu özellikleri sayesinde, insanlara Allah inancını ve sevgisini aşılamışlar; toplumları peşlerinden sürükleyerek onların hayatlarında esaslı değişiklikler yapmışlardır.
Peygamberler, Allah Teâlâ’nın insanlara lütfettiği ilahî bir hediyedir. Yüce Yaratıcı, insanlar arasında ayrım yapmaksızın her birine maddî sayısız nimetler verdiği gibi ruhî bir gıda, manevî bir ihsan olarak peygamberlik nimetini de armağan etmiştir.
Kur’an-ı Kerim, Müslümanlara, yalnız İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sas.)’e değil, gönderilen bütün peygamberlere imanı emretmektedir. [1] Hz. Muhammed (sas.), ilk peygamber Hz. Âdem’den itibaren zaman zaman çeşitli milletlere gönderilen peygamberler zincirinin son altın halkasıdır, Hatemü’l-Enbiya’dır. Ondan sonra artık peygamber gönderilmeyecektir. O belli bir zümreye, belli bir millete değil; bütün insanlara peygamber olarak gönderilmiştir.
Kıymetli Kardeşlerim!
Peygamberler, vahiy ile şereflendirilmiş, diğer insanlarda bulunmayan birtakım niteliklere sahip seçkin şahsiyetlerdir. Fakat bu durum onlara asla insanüstü bir konum kazandırmaz. Onların hepsi insandır, ilahlık gibi vasıfları yoktur. Allah’ın müsaadesi olmadan olağanüstü bir güçleri olmamıştır. Allah’ın bildirdikleri dışında gaybı da bilemezler. Bu nedenle bize düşen görev, insanüstü bir konuma çıkarmadan ve Allah’ın elçileri olduklarını göz ardı etmeden peygamberlere iman etmektir. Özellikle de son peygamber Hz. Muhammed (sas.)’in bizlere emanet ettiği Kur’an’a ve sünnete sahip çıkmak, hayatımızı onlara göre şekillendirmek temel vazifemiz olmalıdır. Unutmayalım ki, kurtuluşumuz, ancak bu temel vazifemizi hakkıyla yerine getirdiğimizde mümkün olacaktır.
Hutbemi başta okuduğum ayet-i kerimenin mealiyle bitirmek istiyorum: “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.” [2]
[1] Bakara, 2/136.
[2] Nisa, 4/136.
İdris ERTÜRK
Berlin Kocatepe Camii Din Görevlisi