Kulluğun Özü: İhsan
(04.11.2022)
Aziz Mü’minler!
Bir gün Rasulüllah Efendimiz (s.a.s) ashâbıyla birlikte otururken kimsenin tanımadığı, üzerinde yolculuk eseri de bulunmayan, elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah bir şahıs çıkageldi. Peygamber Efendimiz’in yanına oturdu ve “Ey Allah’ın Elçisi, bana İslam'ı anlat!” dedi. Rasulüllah (s.a.s) ona şöyle cevap verdi: “İslam, Allah’tan başka ilah olmadığını ve Muhammed (sas)’in Allah’ın elçisi olduğunu kabul etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve eğer gücün yetiyorsa hac görevini yerine getirmendir.” Bu cevap üzerine “Doğru söyledin, ey Allah’ın Elçisi!” diye Peygamberimiz’i tasdik etti ve daha sonra “Peki, iman nedir?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.s); “İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere inanmandır.” buyurdu. O zat yine “Doğru söyledin, ey Allah’ın Rasûlü!” dedi ve “Şimdi de ihsanı anlat bana!” dedi. Efendimiz (s.a.s) de; “İhsan, Allah’ı görüyormuşçasına O’na kulluk etmendir; çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.” şeklinde karşılık verdi. Gelen kişi “Doğru söyledin Ey Allah’ın Elçisi!” dedikten sonra başka sorular sordu, Rasulüllah Efendimiz de cevapladı. Sorular ve cevapları sona erdikten sonra gelen zat, müsaade isteyerek oradan ayrıldı. Allah Rasûlü hemen ardından oradan ayrılıp giden bu şahsın Cebrail aleyhisselam olduğunu ve insanlara dinini öğretmeye geldiğini söyledi.[1]
Değerli Kardeşlerim!
‘Cibril Hadisi’ olarak da bilinen bu hadisten İslam ve imanın, ancak ihsan şuuru ile kâmil manada zirveye ulaşabileceğini anlıyoruz. Eşref-i mahlûkat olarak yaratılan insanoğlu başıboş bırakılmamıştır.[2] Gönderilen peygamberler ve kitaplarla hidayet yolu gösterilmiştir. “Biz insana şah damarından daha yakınız.”[3] “Her nerede olursanız olun, Allah sizinledir; ve her ne yaparsanız Allah onu görür.”[4] ayetleri ile insanoğlunun Cenab-ı Hakk’ın murakabesi ve gözetimi altında olduğu hatırlatılmıştır.
Aziz Mü’minler!
Allah’ın murakabesi altında olduğunun bilincinde yaşayan mü’min, ibadetlerini riya ve gösterişten uzak, ihlas ve samimiyet içerisinde yapar. Eşine, çocuklarına, anne-babasına ihtiyaç sahiplerine ve tüm canlılara karşı merhametli ve sevgi dolu olur. Yaşlılara ve büyüklerine karşı hürmetli olur. İşinde, ticaretinde ve alışverişinde doğruluk ve dürüstlüğü esas alır. Kazancına haram lokma karıştırmaktan kaçınır. Arkadaşlarına, komşularına, akrabaya güzel davranır ve onların haklarına riayet eder.
Kardeşlerim!
Geliniz, mü’minler olarak ihsan üzere yaşamaya karar verelim. İhsanı yeniden hayatımızın merkezine koyalım. İbadetlerimizi yaşantımızın her alanında ihsan şuuruyla yapalım. Kulluğumuzu hatırlayalım, yaratılış gayemizi tefekkür edelim. Geliniz, Rabbimizin şu çağrısına kulak verelim: “Ey imanla gerçek huzura kavuşmuş insan! Sen Rabbinden hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön; böylece has kullarımın arasına sen de katıl, cennetime gir!”[5]
DİTİB Hutbe Komisyonu