HASTA ZİYARETİ,
RABBİN RIZASINA ULAŞTIRIR
Aziz Kardeşlerim!
Resûlüllah
(sav) bir gün ashâb-ı kiramla sohbet ederken;
“Kıyamet günü Yüce Allah:
‘Ey Ademoğlu! Ben hasta oldum da sen beni
ziyarete gelmedin!’ der.
Buna şaşıran insan: ‘Ey Rabbim!
Sen alemlerin Rabbisin. Seni nasıl ziyaret
edebilirdim ki?’ şeklinde cevap verir.
Yüce Allah: ‘Bilmiyor muydun? Falan kulum
hasta oldu sen onu ziyarete gelmedin. Ziyaret etseydin beni onun yanında
bulacağını bilmiyor muydun?[1] der buyurmuştur.
Değerli Müminler!
Hasta ziyareti, müminin mümin üzerindeki
haklarından biridir. Bu ziyaretle, sadece bir görev yerine getirilmiş
olmaz, aynı zamanda, merhametini umduğumuz Yüce Rabbimizin sonsuz
rahmetine nail olmak için bir fırsat yakalanmış olur.
Hastaların ziyaret edilmesi konusuna büyük önem
veren Peygamberimiz (s.a.s.): “Aç kimseyi
doyurun. Hastayı ziyaret edin. Esiri hürriyetine kavuşturun”[2]
buyurarak, toplumda sıkıntı içinde bulunan kesimlere destek
olmayı, onlara karşı kardeşliğin gerektirdiği şekilde
davranmayı öğütlemiştir.
Muhterem
Kardeşlerim!
Bir hastayı ziyaret edip yardım elini
uzatan, gerçekte kendine iyilik yapmaktadır. Çünkü hastalar bize değil,
belki biz hastalara ve zayıflara muhtacız. Bu konuda Allah’ın
elçisinin yaptığı şu uyarı, çok anlamlıdır:
“Sizler, ancak içinizdeki
zayıflar sayesinde Allah’tan yardım görüyor ve rızka
kavuşuyorsunuz.”[3]
Kulun yeryüzündekilere merhameti, Allah’ın da ona
merhamet etmesine vesile olur. Efendimiz de; sadece Allah’tan sevap
umarak hasta kardeşini ziyaret edenlerin yetmiş yıllık bir
yol kadar cehennemden uzaklaştırılacağını[4]
bildirmiştir.
Aziz Müminler!
Ziyaret esnasında, hasta kardeşimizin yanında
makul bir müddet kalıp hatırını sormamız ve elimizden
geldiğince ihtiyaçlarını karşılayabileceğimizi
ona hatırlatmamız, ziyaretin adabındandır. Aynı
şekilde, hüznünü artıracak soruları ve meseleleri gündeme
getirmeksizin, onun sağlığına kavuştuğunda
başarabileceği güzel işlerden söz ederek moral vermemiz ve bu
esnada karşılıklı duayı eksik etmeyerek
varlığımızın da yokluğumuzun da Allah’ın
kudretinde olduğu gerçeğini vurgulamamız yerinde olur.
Şüphesiz ki, yaratan ve doğruyu gösteren, yediren
ve içiren, hasta olunca şifayı veren, canımızı alacak
ve sonra tekrar diriltecek olan, ancak Allah’tır.[5]
Rahmet Peygamberi’nin şu tavsiyesine geliniz hep
birlikte kulak verelim:
“Bir hastayı ziyaret
ettiğinde, ondan senin için dua etmesini iste. Zira onun duası,
meleklerin duası gibidir.”[6]
Hutbe Komisyonu