Berlin, Ağustos 2011

Bu yıl Ramazan ayının vecibelerini yerine getirenler her zamankinden daha fazla çaba sarfetmek zorunda kaldılar, zira bu oruç dönemi, öncesinde, Arap baharı diye tanımlanan ve sarsıntıları dünyayı değiştiren son derece farklı bir bahar sonrası gelen yaz mevsimine denk geldi.

Almanya Müslümanları ile yaptığım görüşmelerden ötürü, Kuzey Afrika’dan gün be gün bize ulaşan üzücü haberler karşısında dini bir iç huzura kavuşmanın pek çok kişi için zor olduğunu biliyorum. Bir taraftan yeni demokrasi hareketleri yoğun umutları ve yeni başlangıcın yanında yer alma arzusunu uyandırıyor, diğer taraftan eski vatanda hayatlarını özgürlük için riske atan yakınlar ve dostlar için duyulan kaygılar da artıyor. Bu yüzden de 2011 yılının iftar sofraları geçmiş yıllardaki kadar keyifli geçememiştir.

Ramazan Bayramını kutlayan herkese, aile çevrelerinde geçirecekleri zamanların kendilerine yeni güven bahşetmesini gönülden dilerim. Ramazan ayı sonrasında da bu ayın önemli mesajlarından biri olan saygıya dayalı biraradalık, kendinden feragat etme ve vermeye hazır olmanın toplumumuzda sürmesini ümit ederim. Bu ruh, cesaret ve insanlıkla topluma katılan herkese saygım büyüktür. Pek çok Müslüman bunu tekrar tekrar yapıyor ve Almanya’daki birlik ve beraberliği de teşvik ediyor. Buna teşekkür etmek için 30 Ağustos 2011 tarihi iyi bir vesile!