DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2008-03-27 | Haber

Düsseldorf`da Çanakkale Şehitleri Anıldı



18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 93. yıldönümü, Wuppertal-Historische Stadhalle’de T.C. Düsseldorf Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliği ve DİTİB Wuppertal Diyanet Merkez Camii işbirliği ile gerçekleştirilen muhteşem kutlamaya, binlerce davetli katıldı.


T.C. Düsseldorf Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliği ve DİTİB Wuppertal Merkez Camii’nin işbirliğiyle hazırlanan ve Ahmet Baydaroğlu tarafından sunulan; “Şehitleri Anma” programına, T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Hakan Olcay, T.C. Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan, T.C. Düsseldorf Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi ve DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Üstün, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Uzun, DİTİB Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ekrem Ceşen, DİTİB dernekleri din görevlileri ve yöneticileri ile iki binin üzerinde davetli iştirak etti.

İstiklal Marşı ve ardından okunan Kur’an-ı Kerim ile açılışı yapılan programda bir konuşma yapan T.C. Düsseldorf Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Mustafa Üstün: “Türk milleti, tarih boyunca hiç bir milletin esareti altında yaşamamış ve yaşamayı da kabul etmemiş bir millettir. Bu nedenle, vatan sevgisini, iman sevgisiyle beraber görmüş, vatanı uğruna canını seve seve feda etmeyi bir görev ve şehit olmayı da bir şeref olarak kabul etmiştir. Bunun içindir ki, 250 bin şehit vermesine rağmen Çanakkale Geçilmez demiştir. Bu vesileyle, başta Cumhuriyetimizin kurucusu büyük devlet adamı ve büyük asker Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, O’nun silah arkadaşlarını, bu vatan uğruna canlarını seve seve feda eden her kademedeki bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz” dedi.

T.C. Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Sadi Arslan da, günün anlam ve önemi üzerine yaptığı konuşmasında: “Çanakkale bir destanın adıdır. 93 yıl önce millet olarak verilen, her evden bir şehit yada gazinin çıktığı şehadetin adıdır. Büyük Önder Atatürk’ün Mehmetçiğe “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” dediği, Mehmet Akif’in: “Bedrin arslanları ancak, bu kadar şanlıydı” diye bahsettiği büyük bir zaferin adıdır. Bugün 250 bin mehmetçiğimizi anmak üzere bir araya geldik. Mehmetçiğimiz bu savaş sahnesinde yeri gelmiş yaralı düşman askerini tedavi etmiş, yeri geldiğinde düşman askeri ile yediğini paylaşmıştır. Dünya tarihinde böyle bir olay şu ana kadar vuku bulmamıştır. Bu yönüyle de Çanakkale savaşları, aynı zamanda bir medeniyetin adıdır.
Hiç bir kutsal din, özellikle İslam Dini savaşı öngörmez ve savaşı istemez. Dinimiz insanların barış, sevgi ve kardeşlik içerisinde yaşamasını bizlere bildirmiştir. İslam Dini’nde bir insan müslüman değildir diye öldürülemez, yahudidir, putperestir, hıristiyandır veya inanmıyor diye öldürülemez. Ne zaman ki vatan tehlikeye girmiş, ne zaman ki namus tehlikeye girmiş, ne zaman ki din ve hürriyet tehlikeye girmiş, ne zaman ki başka çare kalmamış, işte o zaman, Çanakkale’de olduğu gibi savaş kaçınılmaz olur. Öyle de olmuştur.


Cenab-ı Allah bir daha böyle acıları bizlere yaşatmasın. Çanakkale’de, Kıbrıs’ta yada Ülkemiz’in bağımsızlığı için diğer cephelerde canlarını veren tüm şehitlerimizi bu vesileyle bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, ruhları şad olsun diyorum” dedi.

T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Hakan Olcay da konuşmasında: “Manevi değerlerimizi korumanın ve geleceğe doğru sağlam adımlarla ilerlemenin en önemli koşulu tarihimizi bilmektir. Türkiye’yi bugünlere getirmek için maddi ve manevi tüm varlıklarını feda eden insanlarımıza vefa borcumuzu unutmamaktır. İşte bu anlayış içinde, 18 Mart Türkiye’de ve tüm dış temsilciliklerimizde, “Şehitler Günü” olarak anılmaktadır. 18 Mart tarihin en kanlı savaşları olarak bilinen Çanakkale Savaşları’nın kaderini belirleyen, Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümüdür. 250 bin şehit verdiğimiz bu savaş, Türk insanının vatan toprağını korumak için bedenini siper etmeye hazır olduğunu tüm Dünya’ya gösterdiği “Çanakkale Geçilmez” sözünü tarihe nakşettiği destanın adıdır.
Cumhuriyet Dönemi’nde kahraman halkımız, Ulusumuz’un birliğini ve bütünlüğünü korumak için canını feda etmekte bir an tereddüt etmemiştir. Kore Şehitlerimiz, Kıbrıs Şehitlerimiz ve Güneydoğu Anadolu’da PKK’yla mücadele ederken yaşamlarını yitiren askerlerimiz ve güvenlik güçlerimiz her zaman kalplarimizde yatmaktadır.

18 Mart, aynı zamanda Türk diplomasisini ve Türk Dış Politikasını yürüten Dışişleri Bakanlığımızda, Dışişleri Şehitlerini Anma Günü’dür. 1973-1974 yılları arasında Ermeni teröristler, 1915 olaylarına dönük iddialarına ve göz diktikleri Anadolu toprağına yönelik mesnetsiz taleplerine, Dünya kamuoyunun dikkatini çekmek amacıya çeşitli dış temsilciliklerimizin görevlileri ve aile fertlerini de içeren 35 mensubumuzu acımasızca katletmişlerdir.

Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı’nın kaderini belirlemiş, Anadolu’dan Türk varlığının silinmesine engel olarak, Kurtuluş Savaşı’na zemin hazırlamıştır. Aynı zamanda ileride Kurtuluş Savaşı’nı başlatıp yönetecek olan Mustafa Kemal’in askeri dehasını ve liderlik kaabileyini Türk ulusuna göstermiştir. Birinci Dünya Savaşı’na ait bir diğer büyük şehitliğimiz, yine 60 bin kahraman askerimizin yattığı Sarıkamış dağlarıdır.

Birinci Dünya Savaşı cephelerinde kaydedilen başarılara rağmen, Osmanlı Devleti’nin diplomasi masasında yenik ilan edilmesi, dünyanın büyük devletlerinde Anadolu’yu paylaşma hevesini uyandırmış, ancak savaş yorgunu büyük Türk ulusu, boyunduruk altına girmeyi asla kabul etmemiştir. Bugün her karış toprağı bir büyük şehitlik olan Anadolu’da, ulusumuz her türlü dil, din, cinsiyet ve yaş farkının üzerine çıkarak, tek bir vücut halinde vatanını savunmuş, 100 binden fazla insanımız şehit düşmüştür. Kurtuluş Savaşı aynı zamanda 20. yüzyılda bağımsızlıklarını teker teker kazanan sömürgelere örnek ve ümit ışığı teşkil etmiştir.

Bugün aziz şehitlerimiz önünde birkez daha saygıyla eğiliyoruz. Onlara minnetimizi, Türk ulusunun birlik ve bütünlüğünü ebediyyete kadar koruyacağımıza, emanetlerini korumak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımıza söz veriyoruz. Ruhları şad olsun” dedi.

Çanakkale Şehitlerini anma programı münasebetiyle Türkiye’den konferans vermek üzere gelen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Uzun da konuşmasında: “Çanakkale’yi, Çanakkale yapan oğullarını kınalı kuzu gibi süsleyip, savaşa gönderen anaların imanıdır. Bizler kızlarımıza kına yakarız, kocalarına kurban olsun diye, koçlarımıza kına yakarız, Allah’a kurban olsun diye, bir de askere giden oğullarımıza kına yakarız, vatana kurban olsun diye. Dünyada hiçbir ulusun tarihinde bunu görmek mümkün değildir.


Çanakkale Destanı’nın bize bıraktığı en büyük miras, geride kalan bizlerin, vatanımızın ne şekilde ve hangi zorluklarla bize bırakıldığı, ve bu şehitlerimizin mirası olan Ülkemiz’i, hangi şartlarda olursak olalım aynı kararlılıkla koruma azmimizi daima muhafaza etmemizdir” dedi.



Yapılan konuşmaların ardından, DİTİB Eğitim ve Kültür Müdürlüğü Zeybek ve Kafkas ekiplerinin sundukları gösteriler, salonu dolduran binlerce seyirci tarafından dakikalarca alkışlandı.


Ahmet Baydaroğlu ve Abdullah Işılak tarafından okunan kahramanlık türkülerine, Şair Ahmet Yenilmez’in Çanakkale şiirleriyle eşlik etmesi, heyecenın en üst seviyeye çıkmasına vesile oldu.


Çanakkale piyesiyle göz yaşlarının sel olduğu anma programı, Düsseldorf Merkez Camii öğrencilerinden Şeyma Çoban’ın, İstiklal Marşı’nın tamamını heyecan dolu sunumu salonu dolduranlar tarafından ayakta alkışlandı.



18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 93. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen kutlama, plaket takdimi ile sona erdi.