DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2008-03-05 | Haber

DİTİB’de “Aile Hayatına İlişkin Bazı Temel Yanlışlıklar”

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nce (DİTİB) düzenlenen “Aile Hayatına İlişkin Bazı Temel Yanlışlıklar” konulu konferans büyük ilgi gördü.

T.C. Diyanet İşleri Başkan Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın tarafından verilen “Aile Hayatına İlişkin Bazı Temel Yanlışlıklar” konulu konferansa; T.C. Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan, T.C. Köln Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Hasan Çınar, DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Özkan, Genel Müdür V. Mehmet Yıldırım, DİTİB birim müdürleri ile çok sayıda davetli iştirak etti.



DİTİB Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ekrem Ceşen’in sunumunu yaptığı konferans, İstiklal Marşı ve DİTİB Merkez Camii Din Görevlisi Şaban Kondi’nin Kur’an tilavetiyle başladı.

T.C. Köln Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Hasan Çınar, konferansın açılış konuşmasında; anne, baba ve çocuk eğitimin önemi üzerinde durdu. Çınar; “Yeryüzünde iki çeşit insan şekli var. Birincisi emanete riayet edenler, diğeri ise emanete riayet etmeyip, emaneti emanet olarak kabul etmeyenler. Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen ayette bazı alimler, aklımızın, bedenimizin, ruhumuzun, kazançlarımızın, evlerimizin, arsalarımızın bir emanet olduğunu belirmişlerdir. Ailenin de Allah’ın bir amenati olduğunu bilmeliyiz„ dedi.
Din Hizmetleri Müşaviri ve DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan da konuşmasında, ailenin önemli bir kurum olduğunu, hem hadis-i şeriflerde hem de Kur’an-ı Kerim’de buyurulduğunu belirterek şunları söyledi: “Peygamber Efendimiz aileye o kadar önem veriyor ki: ‘Aile hayatı benim sünnetimdendir. Benim sünnetime yüz çeviren benden değildir.’ buyurmak suretiyle ailenin değerini ve kıymetini bizlere bildiriyor. Ayrıca kurulmuş bir ailenin devamını da bizden istiyor. Boşanmayı uygun görmüyor. Allah’ın sevmediği boşanmayı bize tarif ediyor. Dolayısıyla kurulmuş bir ailenin devamlılığını ve bozulmamasını istiyor. Bugün bulunduğumuz asırda ve Avrupa’da maalesef ailelerde çözülmeler oluyor. Bu boşanmaların sayısı günden güne artmaktadır.
Bunun bir tek nedini olmadığı gibi, sosyal bilimler açısından bir tek nedene de bağlamak mümkün değildir. Birden fazla nedeni mutlaka vardır. Bugünkü sıkıntının temelinde Hz. Peygamberi anlamamamız yatıyor. Onun aile hayatını örnek almadığımızdan, ailelerde eşler arasında sıkıntılar baş gösteriyor. Bu da sağlıklı nesillerin yetişmesini engelliyor. Kurulmuş bir ailenin devamlılığı için mutlaka eşlerin birbirlerine karşı görev ve sorumlulukları vardır. O bakımdan Hz Peygamberin aile hayatını örnek almalıyız.” 

T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın “Aile Hayatına İlişkin Bazı Temel Yanlışlıklar” konulu konferansında, “Aile kaybedilirse herşey kaybedilir. Sevgiden daha güçlü bir silah yoktur. Aile bizim değerlerimiz için çok önemlidir” dedi.Günümüz aile hayatının içinde bulunduğu sıkıntılara dikkat çeken Aydın, “Temel hatalarımızın başında aile düzenini sevgiyle değil, korkuyla, baskıyla ve tehditle dayandırmamız yatmaktadır. Korkuyu esas alan toplumlar iflah olmaz. Korkunun olduğu yerde insani değerler de olmaz. Kur’an’a göre aile; muhabbetin, merhametin ve huzurun kaynağı olan ailedir. Kur’an-ı Kerimde, “Kendileriyle huzur bulasınız diye, kendi türünüzden eşler yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın (varlığının) delillerindendir.
 Şüphesiz, düşünenler için bunda ibretler vardır” buyurulmaktadır. İslami değerlere göre aile denildiğinde, muhabbete, şefkate, rahmete ve huzura dayanan bir aile yaşantısı esas alınmaktadır. Yani ailede sevgi, merhamet, huzur, çocuklara doğru akacaktır.

Eşlerin her biri, öncelikle kendisini huzurun, sevginin rahmetin, merhametin üreticisi olarak görmeli. Sevgiden daha güçlü bir silah yoktur. Sevgiyle muamele herşeyin anahtarıdır. Eşler arasında sevginin, saygının ve şevkatin kaynağı ben olmalıyım diye bir yarış olmalıdır.

Mevlana şöyle söylüyor: “Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışı ğından birşey kaybetmez” Öyleyse aile içinde sevgi, saygı, şefkat, merhamet ve huzur mumunu lütfen önce siz yakın. İşte böyle başlanırsa zaten yanlışlıklar yapılmaz. İnsan ektiğini biçer. Hayat daima sana, senin diğer insanlara verdiklerini geri verir. Hayat, yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sevmelisin. Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli olmalısın. Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duymalısın. 

Temel hatalarımızı şöyle sıralayabiliriz: aile hayatımızdaki olumsuzlukların temelinde yatan en önemli etkenlerden biri cinsiyet kültürümüzdeki sapmalar, kadının eğitimsiz bırakılması, sahiplenme, onun garanti edildiği düşünülerek rahatlıkla ona karşı olumsuz davranabilme, egemen olma davranışlarıdır.

Çocuklarımıza ilişkin temel sorumluluğumuzun farkında değiliz. Sorumluluğumuz, onların gelişerek insanlaşmalarına yardımcı olmaktır. Çocukları işlemek anne ve babanın görevidir. Çocuklarımızın iyi bir insan olarak yetişmesi için varımızı, yoğumuzu harcıyacağız. Bütün fedakarlıkları yapacağız. Müslüman anne ve baba böyle olur. Çocuklarımız, bize verilmiş emanetlerdir. Emanete hiyanet etmemeliyiz.


Çocuklarımızla deneniyoruz. Çocuklara bolça talimat veriyoruz; iyi örnek olmuyoruz. Çocuklarımızın açık kamera olarak bizi  izleyip hafızalarına kaydettiklerini unutmayalım. Anne ve baba olarak çocuklarımızın nasıl olmasını istiyorsak öyle olmalıyız. Lafla değil, davranışımızla göstermeliyiz.

Çocuklarımızla ilişki biçimimiz yapıcı değil, yıkıcı, tahrip edicidir. Çocukları yargılamayın, eleştirmeyin, ad takmayın. “sen zaten hep kolaya kaçarsın...”, “geri zekalı ne olacak…”, “hiçbirşey umurunda değil…” gibi yargılıyoruz. Özellikle çocuklarınızı sabırla dinleyin. İkide bir araya girip öğüt vermeyin, yönlendirmeyin. “şöyle yap, böyle yapma…”, “bu şekilde hareket etme…”, “buna üzüleceğine, otur dersine çalış…” gibi yönlendirizoruz. Teselli etmeyin, konu değiştirmeyin. “aldırma, boşver…”, “düzelir canım, bunu dert etme…”, “unut gitsin, başka derdin yok mu?..” gibi konuşmalarla  teselli etmemeliyiz. Soru sormayın, incelemeyin. “neden?.. Sen ona ne yaptın?..”, “neden doğru dürüst oynamayı beceremiyorsun?”, “niçin zayıf aldın?..”, “bana bunu neden söylemedin..?” gibi yanlış davranışları eşler yapmamalıdır.

Bu yanlışlıklar çocuklarımız üzerinde; içe kapanmasına, kendisini ifade edememesine, saldırgan olmasına, uyumsuz davranışlar sergilemesine, yalan söylemesine, yalnızlık duygusuna kapılmasına, başarısız olmasına, kendine güven duygusunu yitirmesine neden olur. Öncelikle kendimizi sorgulayalım ve kendimizi geliştirelim.


Aile: en etkili eğitim kurumudur. Anne ve baba: en etkili eğiticiler. Çocuklar için en kritik dönem: ilk 0-6 yaş arasıdır. Tolstoy şöyle diyor: “Beş yaşındaki çocukla benim aramdaki uzaklık bir adımdır, fakat yeni doğmuş bebekle beş yaşındaki çocuk arasındaki uzaklık korkunçtur.”
                   
Aileyi; sevgi, muhabbete, şefkate, rahmete ve huzur ayakta tutar. Öyleyse, lütfen bugün kendinizin, eşinizin ve çocuklarınızın hayatında bir fark yaratmaya çalışın” şeklinde konuştu.