Hutbeler

PDF-Dosyası Cuma Hutbesi (PDF)

Videoyu izlemek için tıklayınız

Dinî ve Manevî Değerleri İstismar Etmek Büyük Bir Günahtır
(17.07.2020)

 

Değerli Mü’minler!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab'ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, ‘Bu, Allah'ın katındandır’ derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların haline! Vay kazandıklarından dolayı onların haline!”[1]

Kıymetli Mü’minler!

İnsanların birilerini veya bir şeyleri kullanarak haksız menfaat sağlaması, her çağ ve kültürde farklı şekillerde yaşanan bir durum ve insanlık tarihi boyunca da süregelmiş bir olgudur. Maddî veya manevî her şeyi menfaat aracı hâline getiren istismar, ahlâk dışı bir anlayışın ürünüdür. İstismarın en ağır şekli ise, dinin ve dinî değerlerin kötüye kullanılmasıdır.

Tarih boyunca birçok kişi ve grup, dinin insanlar üzerindeki etkisinden faydalanarak çeşitli kazançlar elde etmeyi denemiş, din tüccarlığı yapmaktan çekinmemiştir. Bu kişi ve gruplar, kimi zaman ayet ve hadislerin anlamlarını çarpıtmış ve ilgili olmadıkları yerlerde kullanmış, kimi zaman da onları kendi art niyetlerine alet olacak şekilde yanlış yorumlayarak topluma anlatmıştır. Bu manada, Resûlüllah’ın uyarısına rağmen onun vefatından sonra İslâm tarihi boyunca ortaya çıkan pek çok siyasî ve itikadî grup, kendi uygulamalarını meşrulaştırmak ve fikirlerini hâkim kılmak amacıyla âyetleri keyfî olarak yorumlayabilmişlerdir. Hadisler ise çok daha fazla istismara uğramıştır. Menfaat elde etmek isteyen bazı kötü niyetli kimseler ile İslâm’a zarar vermek isteyen kişi ve gruplar tarafından hadisler uydurulmuş, Allah Rasûlü’ne (s.a.s.) söylemediği sözler isnat edilmiştir. Daha da ilginç olanı, bazı dindar kimseler bile insanları iyiliğe teşvik ve günahlardan sakındırma maksadıyla Rasûlüllah’a (s.a.s.) söylemediği sözler atfetmekten çekinmeyip hadis uydurmuşlardır. Hâlbuki yanlış bir davranışı ondan daha yanlışı ile düzeltmek; dini, dinen yasak olan bir şekilde sevdirmeye çalışmak doğru değildir. Nitekim Allah Resûlü bir hadislerinde sözlerini istismar etmek isteyen kimselere şu uyarıyı yapmıştır: “Her kim benim adıma bilerek yalan söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın.[2]

Allah’ın kitabını, peygamberini veya dinini çıkarlarına alet etmek isteyenler dün olduğu gibi bugün de karşımızdadır. Dine aykırı olan birçok şeyi yapan ve bundan kazanç elde edenler, bilinçsiz insanları sömürenler hiç de azımsanmayacak kadar çoktur. Bu istismarcılardan bir kısmı, insanların doğrudan Allah’a yönelmelerini engellemekte, kendilerini aracı olarak göstermekte, halkın samimi inançlarını ve çaresizliklerini sömürdükleri gibi âdeta Allah’ın merhametini ve tevbeleri kabul etme vasfını da istismar etmektedirler.

İslâmî değer ve kavramları istismar eden bu fırsatçılar, değişik isimler, yayınlar ve söylemlerle İslâm’ı anlatıyor gibi görünen birçok kişi ve grup aslında şahsî çıkarlarına hizmet etmektedir. Dine davet ettiklerini iddia eden bu kişiler, aslında müslümanların saf ve temiz duygularını sömürmektedir. İslâm’ın temel kaynaklarına ters düşen, akla ve mantığa aykırı asılsız safsatalarla, hikâyelerle, rüyalarla, sahte sevap vaatleriyle insanları aldatmakta, paralarını, evlatlarını, zamanlarını, hatta hayatlarını çalmaktadır. Din istismarı konusu, bugün İslâm ümmetinin birlik ve beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine de dönüşmüştür.

İstismarı önlemek için yapmamız gereken en doğru şey, dini doğru bir şekilde öğrenmek, kendimizi yetiştirmek ve sahip olduğumuz en büyük nimetlerden olan aklımızı kullanmaktır. Hutbemi aklımızı kullanmamızı öğütleyen Enfâl Sûresi’nin 22. ayetiyle bitirmek istiyorum. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Şüphesiz, Allah katında yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, akıllarını kullanmayanlardır."

 

DİTİB Hutbe Komisyonu

 

[1] Bakara, 2/79.
[2] Buharî, İlim, 38.

 

2020-07-17