Hutbeler

Mi‘raç Kandili

بِسْمِ اللهِ الْرَّحمَنِ الْرَّحِيمِ
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الحَرَامِ
إِلى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا
إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِير

Bismillâhirrahmânirrahîm
[Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla]
“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulu Muhammed‘i bir gece Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ‘ya götüren Allah‘ın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

[İsrâ sûresi, âyet 1-5]

Muhterem Müslümanlar,

Önümüzdeki 5 Haziran Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece, Receb ayının 27. Gecesi Mi’raç Kandilidir. Mi’raç, Sevgili Peygamberimizin en büyük mucizelerinden biridir. Bu gece Resûlullah(s.a.v.) Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, yani Mekke’den Kudüs’e, oradan da daha yüce âlemlere götürülmüştür. Bu sır ve hikmet dolu yolculuğu Cenâbı Hak Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle bildirmektedir: “Kendisine (kudretimizin alâmeti) âyetlerimizden bazılarını göstermek için, bir gece kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O her şeyi işitir ve görür” [1]

Aziz Müminler,

Yüce kitabımızın bildirdiğine göre hemen her peygamber Rabbimizin davetini tebliğ ederken pek çok sıkıntı çekmiştir. Hakarete uğramış, mecnûn ve sihirbaz denmiş, taşlanmış, vatanını terke mecbur edilmiş, hatta öldürülen nebiler bile olmuştur. Peygamberlik zincirinin son halkası sevgili Peygamberimizin davet serüveni de öncekilerden farksızdır. “Ey bürünüp sarınan, kalk ve uyar” [2] emrini aldığı andan itibaren bu mukaddes davanın sıkıntıları başlamış ve artarak devam etmiştir. Diğer taraftan peygamberliğin onuncu yılında sevgili eşi Hz. Hatice ve zor günlerinde desteğini esirgemeyen amcası Ebû Talib’in vefatı sevgili Peygamberimizi üzüntüye boğdu. Onun için bu yıla hüzün yılı denildi. Her şeyi bilen Allah (c.c.) sevgili habîbini teselli etmek, bu ulvî davetin ardında duran yüce kudreti göstermek ve kâfirler istemese de bu dinin kemâle ereceğini müjdelemek için onu melekût âlemine davet etti.

Bir gece Resûlullah’ın Kabe’de bulunduğu bir sırada Cebrâil (a.s.) geldi. Onu Burak adlı bir bineğe bindirerek Kudüs’e götürdü. Resûlullah (s.a.v) Mescid-i Aksâ’da iki rekat namaz kıldı. Sonra Cebrâil (a.s.) onu alıp semalara yükseltti. Yedi semayı geçerken daha önceki peygamberlerden bazılarıyla karşılaştı. Sidrey-i Müntehâ’da ilâhî huzura kabul edildi. Orada Allah Teâlâ ona bazı âyetler vahyetti. Bunlar arasında beş vakit namaz emri de vardı. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Miraç’ta, Allah ile buluştuğu gibi, mü’min de namazda aracısız ve vasıtasız olarak, manen Rabbiyle buluşur. Miraç gecesinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’e ayrıca Bakara sûresinin son âyetleri indirildiği gibi, Allah’a şirk koşmadan ölen kimsenin günahlarının affedileceği müjdesi de verilmiştir. [3]

Muhterem cemaat,

İsrâ ve Mi’raç bir mucizedir, mucizeler akılla izâh edilemez, onlara sadece îmân edilir. Bizler de Hz. Ebûbekir (r.a)’in dediği gibi “O (s.a v.) söylediyse doğrudur” der, Resûlullah (s.a.v.)‘in haber verdiklerine şeksiz şüphesiz îmân ederiz. Mi’raç gecesinde nice ilâhî ikrama nâil olan bir Peygamber’in ümmeti olarak, bu gecenin feyz ve bereketinden, af ve mağfiretinden istifade etmeye gayret edelim. Mi’racın bize en kıymetli hediyesi olan, dinin direği, müminin miracı, gözümüzün nuru beş vakit namazı terk etmemek üzere ahdedelim.

Bu vesileyle Mi’raç Kandilinizi tebrik ediyor, bu mübârek gecenin İslam âleminin birlik ve beraberliğine, insanlığın barış, huzur ve hidayetine vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Ömer BAYRAKTAR
DİTİB Wetzlar Merkez Camii Din Görevlisi
2013-05-31