DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2015-04-24 | Basın Açıklaması

Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan acı olaylar hakkında

İnsanlık tarihi hırs ve hâkim olma arzularının körüklediği trajediler ve savaşlarla doludur. Bunun en yakın örneği 20. Yüzyılda yaşanan 1. ve 2. Dünya savaşlarıdır. Hırslarına yenik düşen ve dünyaya hâkim olma ve sömürme sevdasına kapılan yöneticilerin yol açtığı bu savaşlarda 60 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiş, özellikle 1914-1918 yılları arasında vuku bulan 1. Dünya savaşında açlık, sürgünler, salgın hastalıklar ve özellikle askeri çatışmalarda 20 milyonu aşkın insan yok olmuştur.

1914 Temmuzunda Avrupa coğrafyasında ortaya çıkan savaş kısa zamanda Osmanlı coğrafyasının da kana bulanmasını da beraberinde getirmiş, bu savaş esnasında Osmanlı coğrafyasında o ana kadar barış içinde yaşayan ama tahriklerle birbirine düşman hale getirilen Müslüman, Hıristiyan ve birçok başka dine mensup on milyondan fazla insan hayatını kaybetmiştir.

Bu savaş mağdurları arasında Osmanlıdaki 1915 tehcir girişimi akabinde hayatını kaybeden çok sayıda Ermeni kökenli Osmanlı vatandaşları da bulunmaktadır. Savaş şartları içinde vuku bulan ve zihinlerinde derin izler bırakan bu tehcir olayının başlangıcı olarak kabul edilen 24 Nisan 1915 tarihinin 100. yılı vesilesi ile Ermeni vatandaşlarının acılarını paylaşıyoruz. Bu savaşta hayatını kaybeden bütün masum ve mağdur insanlara yüce Yaratıcıdan rahmet diliyoruz.

Tarih olumlu ve şanlı sayfaları ile bize örnek teşkil ettiği kadar, yaşanan trajedi ve savaşları ile de bizlere ihtirasların sonuçları konusunda ciddi uyarıda bulunmaktadır. Özellikle birinci ve ikinci dünya savaşları tarihte eşi görülmemiş büyük acı ve felaketleri beraberinde getirmiştir. İnsanlık olarak bu savaşlardan ders almak ve bir daha benzer felaketleri önlemek en öncelikli vazifemizdir. Bunu sağlamanın birinci şartı insanların, devletlerin ve de dindarların birbirleri ile diyalog ve iletişim içinde olmaları ve tarihten ders çıkararak önyargısız ama özeleştiri yaparak birbirlerini anlamaya hazır olmalarıdır.

Birinci ve ikinci dünya savaşları sonrası savaş esnasında birbirlerine büyük zulüm ve düşmanlık yapan birçok toplumun bu diyalog ve karşılıklı empati sayesinde kin ve öfkeyi aşarak sevgi ve kardeşlik tohumlarını yeşertebildikleri görülmüştür. Son yıllarda Müslümanlar ve Ermeni Ortodokslar arasında gelişen diyalog ortamı da bu noktada umut vericidir. Özellikle Türkiye kökenli Müslüman kuruluşların Ermeni kardeşleri ile 1915 senesi ve sonrasında yaşanan olaylar hakkında da açık sözlü ve karşıdakini anlama ve hatta onun acılarını da paylaşma arzusu ile beslenen bir diyalog içine girebilmiş olmaları büyük bir kazanımdır.

Ancak tarih uzmanları ve sorunun tarafları arasında istişare ile karşıdakini anlama ve kucaklama şeklinde çözülmesi gereken bir ortamda, konuyla alakası olmayan üçüncü siyasi ve dini tarafların meseleyi sadece tanımlama, sembol veya yasaklar üzerinden ele alma girişimleri tarafların birbirlerini anlamasına ve barış ortamının oluşmasına engel olmaktadır. Özellikle 1915 yılında Osmanlı vatandaşı Ermenilere yönelik Anadolu’da yaşanan tehcir olayını ve yaşanan dramları sebep ve sonuçlarıyla bütün olarak ele almak yerine siyasi amaçlarla soykırım kavramının bir dayatma olarak suçlayıcı şekilde öne çıkarılmasını doğru bulmadığımızı ve bunun kimseye yarar sağlamayacağını vurgulamak isteriz.

Bu noktada son günlerde ülkemiz Almanya da siyasetçiler ve hatta kiliseler nezdinde geniş kesimlerce ele alınan tartışmalarda kullanılan dil ve tutum Almanya’da yaşayan Türk ve Müslüman kitleleri son derece rahatsız etmektedir.

Bu bağlamda birinci dünya savaşı sırasında yaşanan acı olayların ve özellikle Anadolu’daki Ermeni tehciri ile ilgili tartışmaların daha objektif, bilimsel ve insani perspektiften ele alınmasını diliyor ve insan onurunu öne çıkaran ve yaşanan trajedilerden doğabilecek düşmanlık ve nefret yerine empati ve dostluğu öne çıkan olgunlukta ele alınabileceği umudumuzu koruyoruz.

Bunu sağlamak için Türk kökenli Müslüman ve Ermeni kardeşlerimizi de özellikle karşılıklı diyaloğu devam ettirmeye ve kalplerini birbirlerinin sevinç ve hüzünlerine açmaya ve birbirlerinin acılarını paylaşmaya davet ediyoruz.

Almanya’da yaşayan ve büyük çoğunluğu Alman vatandaşı olan Türk kökenli Müslümanların duygu ve düşüncelerine tercüman olmak ve beklentilerini kamuoyu ile paylaşmak adına bu açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)