DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2009-08-28 | Açıklama

İmsak ve Yatsı Vakitlerine İlişkin Açıklama

İslam’ın beş temel esasından biri olan namaz, günün belli zaman dilimleri içerisinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Nitekim Yüce Allah, “Şüphesiz namaz Müminlere vakitli olarak farz kılınmıştır” buyurmaktadır (Nisa 4/103). Bu nedenle, normal şartlarda ilkesel olarak namazların vakitlerinden önce kılınması caiz olmadığı gibi, vakitlerinden sonraya bırakılması da caiz değildir.

Kur’an-ı Kerim’de günlük beş farz namazın vakitlerine mücmel olarak (Hz. Peygamberin açıklamasına ihtiyaç duyulacak şekilde) işaret edilmiştir (Bakara (2):238; Hud (11):114; İsra (17):78; Rum (30):17-18; Kaf (50):39-40; İnsan (76):25-26) Kur’an’da mücmel olarak işaret olunan namaz vakitleri, yine dini hükümlerin ana kaynaklarından olan Sünnette uygulamalı ve sözlü olarak açıklanmıştır. Hadis rivayetlerinde namaz vakitleri açıklanırken sabah doğu ufkunda şafağın belirmeye başlaması (fecr), güneşin doğuşu (tulu’), Güneşin öğleyin tepe noktasına gelip batıya meyletmeye başlaması (zeval), gölgelerin fey-i zevalden hariç bir misli veya iki misli olması, güneşin batması (gurub), batı ufkunda akşam şafağının kaybolması (gaybûbet-i şafak) ... gibi dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklanan astronomik ve atmosferik alametler ölçü olarak verilmiştir (Örnek olarak bakınız: Tirmizi, Salat, 1; Ebu Davud, Salat, Hadis No. 393-394, 2; Müslim, Mesacid ve Mevadiu’s-Salat, 31, Hadis No: 610, 611, 612, 613, 614).

Sünnette verilen bu ölçülerin, herhangi bir sıkıntıya yol açmayacak şekilde normal olarak oluştuğu bölgelerde namaz vakitleri bu ölçüler doğrultusunda belirlenmektedir. Bu ölçülerin kısmen veya tamamen oluşmadığı bölgelerde ise namaz vakitlerinin takdirle belirlenmesi gerektiği hususu, bireysel olarak fetva veren ilim adamlarının yanısıra bütün fetva kurullarının artık üzerinde görüş birliği içerisinde oldukları bir meseledir. Bir hadis rivayetine göre Hz. Peygamber, böyle durumlarda namaz vakitlerinin takdir edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir (Bak. Müslim, Kitabu’l-Fiten ve Eşrâtu’s-Sâat, 20).

Yatsı namazının vakti hesaplanırken güneşin ufkun 17°  altına inmesi, sabah namazının vakti için de ufka 18° yaklaşması esas alındığı takdirde, Ekvatordan yaklaşık 48°  enlem dairesine kadar olan bölgelerde Sünnette belirlenen ve fıkıh kitaplarımızda açıklanan astronomik ve atmosferik alametlere uygun olarak namaz vakitleri oluşmaktadır. 49°  enlem dairesinden itibaren yaz aylarında kutba doğru gittikçe artan oranda imsak ve yatsı vakitlerini gösteren belirtilerin oluşmadığı günler, 66° enlemden itibaren de yaz aylarında güneşin batmadığı, kışın bunun mukabili günlerde ise güneşin doğmadığı günler başlamaktadır. Ancak vakitler oluşmakla birlikte yaklaşık 45°-48° enlemleri arasında özellikle yaz aylarında 17°-18°’ye göre yatsı vakti çok geç, imsak vakti ise çok erken oluşmaktadır. Bu durum, söz konusu enlemlerde bulunan Müslümanların namaz ve oruçlarını eda ederken güçlük ve sıkıntı çekmelerine neden olmaktadır.

Vakit belirtileri oluşmayan dönemlerde yukarıdaki Hadis rivayetinde de işaret edildiği gibi namaz vakitlerini belirlemek için zorunlu olarak takdir yöntemi uygulanacaktır. Başka türlü namaz vakitlerini belirlemek mümkün gözükmemektedir. Çünkü günde (24 saatte) beş vakit namaz Allah’ın emridir. Bu emrin günün hangi zaman dilimlerinde yerine getirileceğini gösteren astronomik ve atmosferik belirtiler, bu emrin ne zaman yerine getirileceğini gösteren alametlerdir. Bu itibarla söz konusu alametlerin normal olarak gerçekleşmediği yerlerde vakitleri takdirle belirlemek dinen zorunludur.

Bundan dolayı İslam alimleri ve çeşitli ilmi kuruluşlar bu hususta bir takım takdir yöntemleri ve çözümler ortaya koymuşlardır. Fakat şu ana kadar henüz herhangi bir takdir yöntemi üzerinde birlik sağlanamamıştır. Arzu edilen ve bu bölgelerde yaşayan Müslümanlar açısından uygun olan, takdirde birlik sağlanmasıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu birliğin sağlanabilmesi için öteden beri gayretlerini sürdürmektedir. Başkanlığımız arzu edilen bu birliği sağlayabilmek için iyi niyet ve samimiyet eksenli çabalarını sürdürecektir. Ancak böyle bir birlik sağlanana kadar Diyanet İşleri Başkanlığı, dini delilleri, geçmişte bu hususta aldığı kararların uygulama sonuçlarını, başka uygulama örneklerini, halkın maslahatını, bölgenin şartlarını, buralarda yaşayan işçi, öğrenci, memur, esnaf vb. çeşitli kesimlerin karşılaştıkları güçlükleri ve ihtiyaçları dikkate alarak bir taraftan İslam dininin “kolaylaştırma/zorlaştırmama” ilkesi doğrultusunda diğer taraftan da İstihsan ve Maslahat delillerinin ışığında takvimlerini ve namaz cetvellerini düzenlemektedir.

Başkanlığımız, bu bölgelerde takdiri, yalnızca yatsı ve imsak vakti belirtilerinin oluşmadığı dönemlere hasretmenin, bu bölgelerde yaşayan insanların ibadet hayatındaki sıkıntıları gidermeye yetmeyeceğinin farkındadır. Yarım asırlık tecrübenin, uzun yıllar süren uygulamaların ve çeşitli araştırmaların ortaya çıkardığı sonuç budur. Bu durum, yatsı namazı ve imsak vakti için takdiri daha kapsamlı olarak uygulamanın önemli bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

İşte bu sebeple bu bölgelerde yaşanan güçlüğü ortadan kaldırmak ve insanların ibadet hayatını kolaylaştırmak amacıyla Din İşleri Yüksek Kurulu, önceki uygulamaların ortaya çıkardığı sorunları, sıkıntıları ve güçlükleri de dikkate alarak Brüksel Konferansında alınan karar doğrultusunda takdir uygulamasını yatsı namazı için 45° enlemin ötesinde genel olarak uygulamaya karar vermiştir. İmsak için ise takdiri uygulamayı, akşam şafağı ile sabah şafağının astronomik açıdan simetrik olmasını göz önüne alarak oruç açısından sıkıntının yaşandığı yaz aylarını (Mart-Eylül arası) kapsayacak şekilde uygulamayı benimsemiştir.

Bu doğrultuda 45° enlemden ötede takdiri olarak akşam namazı vaktine Brüksel Konferansı kararı doğrultusunda 1 saat 20 dakika eklenmek suretiyle yatsı için itibari vakit tespit edilmesi benimsenmiştir. Ancak bu sürenin, şer’î gecenin üçte birinden daha sonraya kaldığı zamanlarda yatsı vaktinin belirlenmesinin, şer’î gecenin üçte birinden daha sonraya kalmayacak şekilde tespit edilmesi uygun görülmüştür. Bu uygulama, yatsı vaktinin sonunun, gecenin üçte biri olduğunu ifade eden Hadisi şerifler (Müslim, Mesacid, 176, 177 (613); Nesai, Mevakit 12 (I/258); Tirmizi, Salat 1 (113), Hadis No: 147, Salat, 115 (152); İbn Mace, Salat, I (668); Ebu Davud, Salat 2 (393) dikkate alınarak benimsenmiştir.

İmsak ile ilgili olarak karşılaşılan sıkıntı ve güçlük, yalnızca oruç ibadetinde söz konusudur. Bundan dolayı imsak vaktinde sıkıntı ve güçlüğün kendini gösterdiği yaz aylarında akşam ile yatsı arasındaki süreye derece farkından dolayı 10 dakika eklenerek bu süre, güneşin doğuşundan çıkarılmak suretiyle imsak vakitleri takdiri olarak hesaplanmıştır.