DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2009-01-08 | Mesaj

DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan’ın Aşure Günü Mesajı

Muharrem ayının dokuzundan başlamak üzere, on ve onbirinci günleri, Aşure günüdür.

Aşure Arapça’da on manasına gelen, “Aşara„ kelimesinden türemiştir. Bu mübarek gün ile ilgili olarak Hz. Peygamberimiz, Muharrem'in dokuz, on ve on birinci günlerinin faziletinden bahsederek, bu günlerde oruç tutmanın çok faziletli olduğunu ifade etmiştir. “Ramazan dışında da oruç tutmak istersen Muharrem ayında tut. Çünkü o Şehrullah (Allah'ın ayı)dır. O ayda bir gün vardır ki, Allah onda bir kavmin günahlarını affetti. Bir başka kavmin günahını da affedecek“ buyurmuşlardır. Tirmizi, Savm 40, (741)

Hz. Nuh (a.s)’un gemisine binerek tufandan kurtulan insanların, kendi yanlarındaki yiyeceklerden elde ettikleri ve adına Aşure verdikleri bu kutsal günün manevi berraklığını doyasıya yaşaması gerektiği bir sırada, Hicretin  61. yılı  Muharrem ayının 10. gününde, Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.)’in, 55 yaşında, Sinan bin Enes isimli bir islam düşmanı tarafından Kerbelâ’da hunharca şehit edilmesi, müslümanları derinden sarmıştır. Bu üzücü olaylardan sonra fitne denizlerinde inananlar boğulmuş, yüzyıllar boyu İslam alemi, bu konu ile meşgul edilerek birlik ve beraberliğine zarar verilmiştir.

Hakkında bu kadar ayet ve hadis varken, dinimiz bir, kitabımız bir, peygamberimiz bir iken, evlerimizde Hasan, Hüseyin, Ali, Kazım, Cafer, Sadık, Zeynel, Muhammet, Fatıma (v.b.) gibi Ehl-i Beyt’in şerefli mensuplarının isimleri yer alırken, Hz. Ali’yi, Hz Fatıma’yı ve diğer Peygamber evlatlarını sevmeyenin, imani açıdan eksik olmaları bile söz konusu iken, böyle bir oyuna gelinmesi, bizlerin derinden düşünmesi gereken bir durumdur.

Bu duygu ve düşüncelerle, Muharrem ayının feyiz ve bereketinin bütün inananların üzerine olmasını diler, Hz. Peygamberin şu hadis-i şeriflerinin yüklediği mananın, bizleri birbirleriyle dost olan kulların zümresine ilhak etmesini Yüce Mevla’dan niyaz ve dua ederim.

“Sizi nimetleriyle rızıklandırıp gıdâlandırdığı için Allah’ı seviniz. Beni Allah’ı sevdiğiniz için seviniz. Ehl-i Beyt’imi de beni sevdiğiniz için seviniz.” (Tirmizî, Menâkıb, 32; Hâkim, Müstedrek, III, 150 ).